http://sozvar.hacettepe.edu.tr/api.php?action=feedcontributions&user=Sinanyalcinkaya&feedformat=atomHUSBAM - Kullanıcı katkıları [tr]2024-03-28T11:38:33ZKullanıcı katkılarıMediaWiki 1.35.1http://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Kategori:K%C3%B6k_H%C3%BCcre_Terimleri&diff=7108Kategori:Kök Hücre Terimleri2020-03-10T09:42:39Z<p>Sinanyalcinkaya: </p>
<hr />
<div>Günümüzde modern tıbbın güncel yöntemlerle kesin olarak tedavi edemediği bazı hastalıklar vardır. Bu tür hastalıkların kesin tedavilerinin hasar gören hücre, doku veya organların biyolojik işlevlerinin yerine konulması (rejeneratif tıp) veya hasarın tamir edilmesi (reparatif tıp) ile mümkün olabileceği düşünülmektedir.<br />
<br />
Bu sürecin önemli biyolojik unsuru kök hücrelerdir. Son yıllarda bu alanda klinik öncesi araştırmalara ve klinik denemelere ilişkin birçok rapor yayımlanmaktadır. Ülkemizde de kök hücre alanında AR-GE çalışmaları yürüten birçok merkez faaliyete geçmiş olup birçoğu da kurulma aşamasındadır.<br />
<br />
<br />
Ülkemizde kök hücre, doku ve organ mühendisliği, gen tedavileri ve hücresel bağışık yanıtlamayı da içeren hücresel tedaviler konusunda çalışan ve konuya ilgi duyan bilim insanları ile genç araştırmacıların sayısı hızla artmaktadır. Tıp ve yaşam bilimlerinin tüm alanlarında olduğu gibi kök hücre alanında da yabancı terimlerin fazla olması ve sıklığı az olan terimlerin kullanılması konuya ilgi duyanları sıkıntıya sokmaktadır. Elinizdeki bu sözlükte kök hücre alanında kullanılan 537 terimin İngilizce karşılıkları ile tanımları yer almaktadır. Ayrıca tanımın sonunda madde başı olan terimin varsa eş anlamlısı, yabancı kökenli terimlere önerilen Türkçe karşılıkları, kısaltması ve simgesi de verilmektedir. Sözlüğün sonunda terimin İngilizce biçimini bilenlerin karşılığı olan Türkçe terime ulaşabilmeleri için İngilizce-Türkçe Dizin bölümü de bulunmaktadır.<br />
<br />
===Bu sözlüğün hazırlanmasında katkıda bulunanlar:===<br />
<br />
* [[Prof. Dr. Erdal KARAÖZ]]<br />
* [[Prof. Dr. Duygu UÇKAN ÇETİNKAYA]]<br />
* [[Nilbeste BEKİROĞLU]]<br />
<br />
<br />
<br />
[[Kategori:Tıp Terimleri]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Anasayfa&diff=7091Anasayfa2020-02-14T07:41:36Z<p>Sinanyalcinkaya: </p>
<hr />
<div>== SÖZLÜKÇE HAKKINDA ==<br />
'''Sözlükçe''', ''Türkçe Sözlük''’te (TDK 2011: 2157) herhangi bir bilim dalının söz varlığını içeren sözlük olarak tanımlanmaktadır. Bir bilim dalında yürütülen araştırma, öğretim, sunum ve yayım etkinlikleri sırasında kullanılan söz varlığı o bilim dalının sözlükçesini oluşturur.<br />
<br />
Kuşkusuz bu söz varlığı içerisinde terimler de bulunmaktadır ancak sözlükçede yalnızca terimler değil ilgili bilim dalında sıkça kullanılan ve genel dildeki anlamının yanı sıra özel anlamlar yüklenen sözcükler, özel ifade kalıpları, kısaltmalar, hatta mesleğe özgü dil diye tanımlanan ''jargon'' sözleri de vardır. Zaman içerisinde alanın bu sözcüklerinin eş dizimlilikleri de (''collocations'') oluşmakta, bir olgunun anlatımında belirli sözcüklerin özel bir söz kalıbı içerisinde kullanımı yaygınlaşmaktadır. <br />
<br />
Bilim dallarının sözlükçeleri, o alandaki bilim insanlarının, araştırmacıların, öğrencilerin alana hâkim olmalarını sağlayacak temel kaynaklardan biridir. Bir bilim dalında önceden hazırlanmış sözlükçe yoksa bu söz varlığının edinilmesi genellikle uzun bir sürece yayılır. Alanın söz varlığına hâkim olamama bilgiye erişimi ve bilgi edinimini geciktirebilir, engelleyebilir; bu süreç de bilgi eksikliğine, hatta bilgi kirliliğine yol açan sorunlar doğurur. <br />
<br />
Bu bakımdan bilim dallarının sözlükçelerinin hazırlanması ve alanın çalışanlarının erişimine, katkılarına, eleştirilerine açılması ilgili bilim dallarında özellikle öğrencilerin ve genç bilim insanlarının alanlarına kısa sürede hâkim olmalarını sağlayacak, bilgiye erişimi ve bilginin özümsenmesini hızlandıracaktır. Bütün bunların bilimsel çalışmalarda ve araştırmalarda katkısı yadsınamaz. <br />
<br />
Merkezimizin en başta gelen faaliyet alanlarından biri de Yönetmelik’imizin [http://husbam.hacettepe.edu.tr/tr/menu/yonetmelik-19] 6. maddesinin (b) fıkrasında şöyle ifade edilmektedir: ''Bilim dallarının sözlükçe çalışmalarını yürütmek, sözlükçelerini hazırlamak, hazırlatmak ve yayımlamak''. Türkiye’de sözlük bilimi alanında kurulmuş ilk merkez olan Hacettepe Üniversitesi Sözlük Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezimiz bilim dallarının sözlükçelerinin hazırlanması</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Anasayfa&diff=7090Anasayfa2020-02-14T07:40:43Z<p>Sinanyalcinkaya: Yogiyamg mesaj tarafından yapılan değişiklikler geri alınarak, Louismartinjewelers tarafından değiştirilmiş önceki sürüm geri getirildi.</p>
<hr />
<div> Buying Vintage, Antique Jewelry in NYC | Jewelry Repair NYC<br />
<br />
Have you added a piece of Vintage Jewelry NYC to your accessories wardrobe? Or, maybe you have a jewelry lover in your life who'd relish a vintage gift to add to their collection. Keep these helpful tips in mind when you’re ferreting out vintage costume jewelry to purchase for yourself or a friend.<br />
<br />
Condition<br />
<br />
Don’t take the condition of a vintage jewelry item for granted. Sure, vintage jewelry from the Victorian era through the 1930s can have a very vintage look to it (meaning it doesn't look "new"). But there are times when you can find jewelry from the '40s, '50s, and '60s in like-new condition or very lightly worn. Even with older pieces, don’t settle for second best. Don’t pay top dollar in a fit of last-minute shopping desperation for a piece in poor condition.<br />
<br />
Look for Quality<br />
<br />
If you find a bargain piece of low-quality Antique jewelry NYC that’s kitschy and fun, and you absolutely love it, go ahead and purchase it. But overall, buying vintage costume jewelry of quality makes sense. Quality pieces will hold their value and wear better over time. Look for signs of quality such as substantial weight, smooth plating, and sparkling stones.<br />
<br />
Consider Personality<br />
<br />
If you're buying for yourself, consider the types of jewelry you feel comfortable wearing. Size, durability, color, and overall style will influence your purchases. For example, clear rhinestone brooches look fabulous on denim shirts and jackets so even the most casual dresser can enjoy a little glitz now and then, while colorful vintage brooches of all types complement business attire. When buying gifts, it doesn’t make sense to buy your 15-year-old niece a huge rhinestone brooch if you never see her wearing pins larger than the size of a quarter. And will your aunt who dresses boldly wearing flashy jewelry appreciate a pair of dainty rhinestone earrings? Not so much.<br />
<br />
Add a Special Touch to Gifts<br />
<br />
Ask the dealer you buy from to give you some background information on the piece you're purchasing. This can include the designer or manufacturer, age or era of the piece, distinguishing design characteristics or materials used in construction, and background. To someone who knows little about vintage jewelry these tidbits are priceless and make owning a piece even more meaningful.<br />
<br />
For more information visit us at https://louismartin.com/</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Azvay&diff=5068Azvay2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>yer. ‘sarısabırʼ. <br />
Kürtçede azva ‘suc d’aloès’ olarak kullanılır. Meninski Farsçadan alındığını bildirmiştir. Justi de Farsça olarak değerlendirmiştir. <br />
Räsänen: V 33b (kökenini vermemiştir).<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Aznavur&diff=5066Aznavur2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘iri yan, sinirli, asık yüzlü, sert kimse’. Eski kaynaklarda ‘azgın, güçlü, asi, baş kaldıranʼ olarak geçer. Yerel ağızlarda ‘gaddar, azgın ve aksi, acımasızʼ anlamlarında da kullanılır. <br />
&lt; Erm aznawor ‘noble, braveʼ. <br />
Räsänen: V 33b; Bouda: CAJ 18: 75; Dankoff: EÇ-Glossary 15; ALT 5. bk. Tietze - Tekin: Erdem 5: 293/75.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Azmak&diff=5064Azmak2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>1. ‘küçük su birikintisi, gölcük’; 2. ‘bataklık’<br />
Sonundaki -mak Türkçe ırmak’taki -mak ekine benzer. Türkçedeki ‘sapmak, ayrılmak’ anlamlarındaki az- fiilinden ırmak sözünün örneksenmesi (analogie) yoluyla türetilmiştir.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Az%C4%B1&diff=5062Azı2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘köpek dişlerinden sonra içeriye doğru, alt ve üst çenenin iki yanında beşer tane bulunan dişlerin ortak adıʼ<br />
~ Az azı. -Tkm azı. -Nog azuv tis. -TatK azū. -Kzk azu. -KKlp azuw. -Krg azū. -Sag, Kuğ, Şor, Koy, Kaça, Soy, Küer azığ. -Alt, Tel azū. -Tar azik. -Tuv azığ. -Yak asī. -Çuv asav. Tatarca veya Başkurtça gibi komşu diyalektlerden alınmıştır. <br />
Eski çağlardan başlayarak azığ biçiminde kullanılır. Eski Türkçede azığ olarak geçer. Orta Türkçede azığ biçimi kullanılır. Eski Kıpçakçada da azığ (ve azu) olarak geçer. <br />
Bilimsel yayınlarda sıklıkla Moğolca arağa biçimiyle birleştirilmiştir. Ara sıra Moğolca *ariğa biçiminden yola çıkıldığına da tanık oluyoruz. Ancak son yıllarda Moğolca arağan’ın eski Türkçeden kalma bir alıntı olduğu anlaşılmıştır.<br />
Türkçeden Farsçaya āzū olarak geçmiştir. Kürtçede azû olarak kullanılanılır. <br />
Vladimirtsov: SrGr 361; Poppe: UAJb 30: 94; CAJ 9: 164; Lautlehre; 81, 94, 122; Ramstedt: ZİRGO 34: 553; KWb 12b; Lautlehre 55, 111; SKE 185; Németh: ALH 3: 185. s. * not; Doerfer: TMEN 474; UAJb N.F. 1: 136-137; Ligeti: VJa 3, 1971, 30; Egorov; ÊS 33; Aalto: CAJ l: 13; Räsänen: TLT 23; V 33; Clauson: ED 283a; Sevortyan: ÊSTJa 1974, 96-98; Leksika 229.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Azap&diff=5060Azap2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘çiftlik uşağıʼ<br />
&lt; Ar (Suriye) ᶜazzāb ‘laboureur au service duʼn fermier, ouvrier agricoleʼ. <br />
Tietze: Ar 292/139; Kahane - Tietze: LFL 8. s.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Ayvan&diff=5058Ayvan2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘teras, sundurma, balkon, hayatʼ <br />
&lt; Far ayvān ‘a sofaʼ; a portico, open gallery, verandah, balcony on the top of the house, for the benefit of the prospect and fresh air; a palaceʼ. <br />
Eskiden Türkçede yaygın olarak kullanılmışsa da bugün daha çok yerel ağızlarda eyvan olarak kalmışır. <br />
Tietze: Pers 135/15.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Ayvadana&diff=5056Ayvadana2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘sık tüylü, soluk sarı çiçekli, çok yıllık ve otsu bir bitki (Artemisia vulgaris)ʼ. Ağızlarda ayvadene, ayvıdana, hayvadene biçimleri de geçer.<br />
&lt; R ἁγιοβότανο ‘Artemisia arborescensʼ. <br />
Tietze: Gr (2) 373/305.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Ayva&diff=5054Ayva2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>1. ‘çiçekleri iri ve pembe, yapraklarının altı tüylü, ülkemizin her yerinde yetişen bir ağaç (Cydonia)ʼ; ‘2. bu ağacın büyük, sarı renkte, tüylü, mayhoş, dokusu sertçe, ufak çekirdekli meyvesiʼ. Yerel ağızlarda ayva yanında hayva biçimi de geçer. Bu biçimin başındaki h- ikincil bir sestir. Doerfer (UAJb N.F. 1: 105, 137; 2: 141-142, 147) hayva’nın başındaki h-’yi birincil bir ses olarak değerlendirmiştir.<br />
~ Az hayva, ayva. -TatK ayva. -Bşk. ayva. -Blk ayva. -Afşar (Kâbil) ayva (TDAY 1977, 221). -Nog ayva.<br />
Kâşgarlı Mahmudʼa göre Orta Türkçede avya olarak kullanılır. Eski Kıpçakça sözlüklerde Türkmence bir veri olarak ayva biçimi geçer. Bu biçimin göçüşme sonunda oluştuğu açıktır (avya &gt; ayva). Türkçede buna benzer göçüşme örneklerine sıklıkla tanık oluyoruz. bk. havyar.<br />
Farsçadan alındığı anlaşılıyor (Far ābia, bia ‘ayvaʼ).<br />
Farsçadan Osetçeye de bia olarak geçmiştir (Abaev: ÊS 3: 260).<br />
Farsçada ayvaya ābī ‘a guinceʼ, bih, bihī ve tūc gibi birtakım adlar da verilir. <br />
Türkçeden komşu dillere de geçmiştir. Rusça ajva ‘Quitte, Cydonia vulgarisʼ Türkçeden alınmıştır (Dmitriev: Stroj 510, 520; Vasmer: RE W 1: 7). Çingenece haiva ‘coingʼ de Türkçeden geçmiştir (Paspati 253). <br />
Çağdaş Türk diyalektlerinde ayvaya türlü adlar verilir: Tat ebi. -Sart behi. -Tkm beyi. -Krg bihi. -Özb bihi. -KKlp behi. Bu adların da Farsçadan kökenlendiği anlaşılıyor. <br />
Türkçede kullanılan yemiş adlarının büyük bir bölümü Farsçadan alınmıştır. Türkçe incir, nar, şeftali, zerdali gibi. Dilimizde Türkçe yemiş’in yerini tutmuş olan meyve (&lt; meyva) de Farsçadır. Bugün daha çok yerel ağızlarda ‘bir çeşit şeftaliʼ olarak geçen hülü sözü de Farsça bir alıntıdır. <br />
Räsänen: V 153a (kökenini vermemiştir); Clauson: ED 16 b, 268a (Türk yurtlarında yetişmeyen [“exotic”] bir yemişin adı olarak ayva’nın bir alıntı olması olasılığını dile getirmiş, Kâşgarlı Mahmudʼun verdiği avya biçimini de saymış ancak bu biçimin düzeltilmesi gereken bir veri olduğunu bildirmiştir). <br />
Farsçada ayvaya verilen ābia adı, Kâşgarlı Mahmud’a borçlu olduğumuz avya biçimini doğrulayan bir tanıktır. Sevortyan (ÊSTJa) ayva biçimini sözlüğüne almamıştır. <br />
Leksika’ya göre (137-138) Oğuz arealindeki diyalektlerde protetik bir h geçer. Doerfer de hayva’nın başındaki h-’yi birincil bir ses olarak değerlendirmişti.<br />
Eren: TD. 1997 II, 739-748.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Ayr%C4%B1k_otu&diff=5052Ayrık otu2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘çok yıllık ve otsu bir bitki (Agropyron repens)ʼ<br />
~ Az ayrıgotu. <br />
Orta Türkçede aδrık ‘Cynodon dactylonʼ olarak geçer. Oğuzlar -δ-’yi -y-ʼye çevirerek ayrık biçimini kullanırlar. <br />
Türkçe aδır- (&gt; ayır-) kökünden geldiği anlaşılıyor.<br />
Clauson: ED 65a; Dmitrieva: ST l, 1977, 72 (aδ-, ay- ‘kesmek’ + -rık eki). bk. Doerfer: TLT 33.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Aynaz&diff=5050Aynaz2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>yer. ‘bataklıkʼ. Anadoluda dar bir alanda kullanıldığı anlaşılıyor. <br />
Kökenini bilmiyoruz.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Aynak&diff=5048Aynak2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>yer. ‘Birecik’te, Fırat vadisini çeviren kayalarda yaşayan, leyleğe benzer bir kuş (Geronticus eremita)ʼ. Bu kuşun başı ve gerdanı tüysüzdür. O bakımdan ağızlarda daha çok kel aynak, keçel aynak veya keçel inak olarak geçer. <br />
Kökenini bilmiyoruz. <br />
Eren: TD 1993/2: 56.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Ayna&diff=5046Ayna2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘ışığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam <br />
&lt; Far āyina ‘a mirror, a looking-glass, sometimes made of polished steel’. <br />
Ağızlarda ayna yerine gözgü adı kullanılır. bk. gözgü. <br />
Macarca tükör ‘ayna’ Eski Türkçeden alınmadır (Çuv tăkăr). Eski Slavcada ise bu kelime tikr’, tıkıra, tykırı biçimlerinde görülmüştür. bk. Ligeti: TörK 319-320.<br />
Markwart: UJb 7: 110.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Ay%C4%B1t&diff=5044Ayıt2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>bk. hayıt.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Ay%C4%B1nga&diff=5042Ayınga2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘kaçak tütün, tütünʼ. <br />
Kökenini bilmiyoruz.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Ay%C4%B1k&diff=5040Ayık2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>1. ‘sarhoşluğu veya baygınlığı geçmiş olanʼ; 2. ‘anlayışlı, uyanıkʼ <br />
~ Az ayıg. -TatK ayık. -Kzk ayık. -KKlp ayık. -Bşk ayık. -Çuv ură &lt; *aδıg ‘nüchtern’ (Poppe: UJb 6: 95).<br />
~ OT adığ ‘ayık’. Eski Kıpçakçada ayık, ayuk olarak geçer.<br />
Eski Türkçe *ad- kökünden geldiği anlaşılıyor. Clauson’un açıkladığı gibi bu kök Türkçede ay- olarak saklanmıştır. <br />
Egorov: ÊS 275; Clauson: ED 46a; (Çuvaşça ură biçimini vermemiştir); Sevortyan: ÊSTJa 1974, 113-114; T.T.: TDAY 1975-1976, 283; Kałużyński: RO 32: 93.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Ay%C4%B1&diff=5038Ayı2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘memelilerin etobur takımından olmakla birlikte meyve ve bal da yiyen iri gövdeli hayvan’<br />
~ Az ayı. -Tkm ayı. -Blk ayıw. -Nog ayuv. -KKlp ayıw. -TatK ayū. -Bşk ayū. -Özb åyig. -Krg ayū. -Alt, Tel ayū. -Hak azığ. -Tuv adığ.<br />
Orta Türkçede adığ olarak geçer. Ancak, Kâşgarlı Mahmudʼa göre, Oğuzlar, Kıpçaklar, Yağmalar ayığ biçimini kullanırlar. Kıpçaklar ayığ yanında apa adını da kullanırlar. Daha yeni Kıpçakça sözlüklerde ayığ yerine artık ayu biçimini görüyoruz. <br />
Kökenini bilmiyoruz. Çuvaşlar ayıya upa adını verirler. Bu ad diyalektlerde kullanılan aba biçimiyle birleştirilebilir: Sag, Kaça aba ‘ayı’. Ancak aba Teleüt, Şor, Sagay gibi diyalektlerde ‘babaʼ olarak da geçer. Sibirya Türkleri, özellikle Yakutlar ayıya karşı eskiden beri özel bir saygı duymuşlardır. Bu saygı dolayısıyla Türkler arasında birtakım söz yasakları yerleşmiştir. Bu yasaklar sonunda birçok ad unutulmuş, bunların yerini birtakım euphémisme’ler almıştır. Böylelikle ayı adı birçok diyalektte yerini euphémique birtakım kavramlara bırakmıştır. Kâşgarlı Mahmudʼun tanıklığına göre, Kıpçaklar ayığ adını kullandıkları gibi, ayıya apa adını da veriyorlardı. Bu adın diyalektlerde ‘ataʼ, ‘anaʼ, ‘büyük kardeşʼ, ‘büyük kız kardeşʼ gibi anlamlara geldiğini görüyoruz. <br />
Bang: UJb 14: 205; Pelliot: BSOS 6: 565; Räsänen: LTS 123; V 6a; Benzing: Deny Arm 52; Şçerbak: İRLTJa 130-131; Egorov: ÊS 274; Poppe: Lautlehre 130; Clauson: ED 5b, 45-46; Sevortyan: Yudahin Arm (2) 28-29; ÊSTJa 1974, 112-113; Bazin: Boratav Arm 83-93; Erdal: Word Form 32; Doerfer: UAJb N.F. l: 136 (ET adıγ = Moğ adugan ‘Herdeʼ). Doerfer birleştirmenin kesin olmadığını da seslendirmiştir. Leksika 159.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Ayg%C4%B1r&diff=5036Aygır2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘damızlık erkek atʼ <br />
~ Az aygır. -Tkm aygır ‘erkek (at, eşek)’. -Nog aygır. -TatK aygır. -Bşk aygır. -Kzk aygır. -KKlp aygır. -Krg aygır. -Özb aygir. - Alt, Tel, Kuğ aygır. -Tuv askır. -Şor, Soy, Koy, Kaça askır. -Sag, Kaça aksır. Göçüşme yoluyla oluşmuştur (Eren: TDAY 1953, 171-172). -Tar argī. Göçüşme sonunda ortaya çıkmıştır: aygır &gt; *argıy &gt; argī (Räsänen: LTS 234). Buna benzer bir göçüşme örneği için bk. toygar. -Şor askırak küçük aygır (&lt; askır + -(a)k küçültme eki). -Hak asxır. -Tuv askır. Şorca, Hakasça gibi komşu diyalektlerden alındığı anlaşılıyor. Ses yasalarına göre, Tuvacada *atkır biçiminin geçmesi gerekirdi. -Yak atīr. -Çuv ăyăr. Komşu diyalektlerden geçtiği anlaşılıyor.<br />
Eski Türkçeden başlayarak adgır olarak kullanılır. Orta Türkçede de adgır biçimi geçer. Oğuzcada aygırʼa çevrildiğini görüyoruz. Eski Kıpçakçada da aygır biçimi kullanılır. <br />
Moğolcaya acirġa olarak geçmiştir (Clauson: ED 47a; CAJ 10: 162); Clauson (ED 47b) Senglahʼta acirġa’nın Moğolca bir söz olarak geçtiğini ve nar ‘maleʼ (faḥl ‘stallionʼ) olarak açıklandığını bildirmiş, bu sonuncu sözün Şeyh Süleyman, Radloff, Şemsettin Sami gibi aracı yazarların eserlerinde fucl ‘horse-radishʼ biçimine girdiğini dile getirmiştir. İlk bakışta bu açıklama çarpıcı ve düşündürücüdür. Ne var ki Anadolu ağızlarında acırgaʼnın ‘yabanî turpʼ olarak yaşadığını biliyoruz. O nedenle eski sözlükçülerin verdiği acırġa’nın ‘yabanî turpʼ olarak varlığını kabul etmek gerekir. bk. acırga. <br />
Gombocz (NyK 35: 272-273; KSz 13:29) Türkçe aygır biçimini birtakım Moğolca ve Tunguzca biçimlerle karşılaştırmıştır. <br />
Ramstedt (KWb 2a) Türkçe aygır ile Moğolca acirġa biçimini ortak bir öğe olarak karşılaştırmıştır. Poppe (Lautlehre 4-5), Joki (Lw SS 75-76), Räsänen (V 6a) de ona katılmıştır. Poppe (Lautlehre 4-5) Türkçe, Moğolca ve Tunguzca biçimleri saydıktan sonra *adırga biçiminden yola çıkmış, Moğolca biçimin Türkçeden gelemeyeceğini dile getirmiştir. Poppeʼnin görüşünü ayrıntılı olarak eleştiren Doerfer (TMEN 648), aygır’ın Türkçe, ad- (ay-) ‘trennenʼ kökünden geldiğini düşünmüştür. Şçerbak (İRLTJa 87-89) da ay- (&lt; ad-) kökünden geldiğini yazmıştır. Ubryatova (Voprosy tjurkologii 11-16) da aygırʼı ay- ‘yaratmakʼ köküne bağlamıştır.<br />
Sevortyan (ÊSTJa 1974, 108) aygır’ın *ay- ~ *ad- ~ *az- kökünden geldiğini öne sürmüş, özellikle Türkçe az- ‘cinsel duyguları artmakʼ biçimini vermiştir. Ancak Sevortyanʼın bu açıklaması ses yönünden olanaksızdır.<br />
Türkçeden belli başlı komşu dillere de geçmiştir. bk. Doerfer (TMEN 648). Németh: NyK 42: 81; Brockelmann: UJb 8: 261; Bang: UJb 14: 213; Kałużyński: ME 27; Egorov: ÊS 39-40; Räsänen: V 6a; Clauson: Studies 234; ED 47b. bk. Doerfer: UAJb N.F. l: 136 (ET adyır = Moğ aǰirγa); Leksika 442-443.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Ayazma&diff=5034Ayazma2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘Rumlarca kutsal sayılan çeşme veya pınarʼ<br />
&lt; R ἁγίασμα ‘kutsal su; ayazma’.<br />
Balkan (Slav) dillerinde de Rumca bir alıntı olarak geçer.<br />
Meyer: TürkSt 66; Menges, Introduction 178; Tzitzilis: Zaemki 111/2.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Ayaz&diff=5032Ayaz2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>1. ‘açık havada çıkan kuru soğukʼ; 2. ‘(gece için) soğukʼ <br />
~ Az ayaz. -Tkm ayaz ‘soğuk, ayaz, kuru soğuk; donʼ. -Nog ayaz ‘soğukʼ. -KKJp ayaz ‘soğukʼ. -Krg ayaz 1. ‘temiz, duru, açıkʼ; 2. ‘soğukʼ. -TatK ayaz ‘açık (hava)ʼ. Tatarcada ayas olarak da geçer. -Alt, Tel, Sağ, Şor ayas ‘açık, duru, bulutsuzʼ. -Hal hayāz &lt; hayaz. -Çuv uyar ‘açık (hava)ʼ.<br />
Orta Türkçede ayas olarak da geçer. Ancak çağdaş diyalektlerdeki biçimler ve özellikle Çuvaşçada kullanılan uyar biçimi göz önüne alınırsa, bu sözün sonundaki ünsüzün z olduğu açık olarak anlaşılır. Eski Kıpçakçada da ayaz olarak kulanılır.<br />
&lt; ay+ -(a)z eki. <br />
Rumcaya ἀγιάςι olarak geçmiştir (Andriotis: EL 4).<br />
Bang: KOsm 4: 18-19; Deny: Grammaire 582; Németh: NyK 47: 65; Ramstedt: Formenlehre 224-225; Räsänen: MTS 113; Egorov: ÊS 280; Doerfer: TMEN 628; UAJb N.F. 1, 95; Clauson: ED 276 (Çuvaşça uyar biçimini vermemiştir); Sevortyan: ÊSTJa 1974, 102-103.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Ayak&diff=5030Ayak2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>1. ‘bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümüʼ; 2. ‘bacakʼ; 3. ‘birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destekʼ; 4. ‘büyük bir ırmağa karışan akar suların her biriʼ; 5. ‘bir gölün sularını denize, başka bir göle veya ırmağa taşıyan akar suʼ; 6. ‘basamakʼ <br />
~ Az ayag. -Tkm ayak. -TatK ayak. -Bşk ayak. -Kzk ayak. -KKlp ayak. -Nog ayak. -Krg ayak. -Alt, Tel ayak. -Şor, Sag azak. -SUyg azak. -Soy adak. -Hal hadāq. -Yak atax. -Çuv ura. <br />
Eski Türkçede adak olarak kullanılır. Orta Türkçede aδak ve ayak biçimleri geçer. Kâşgarlı Mahmudʼa göre, Çiğiller ve öz Türkler aδak biçimini kullanırlar. Kıpçakların bir bölümü ve Yemekler, Suvarlar, Bulgarlar ve Rus ve Rum topraklarına değin yayılan başka birtakım boylar azak biçimini ve toplu olarak Yağmalar, Tuhsılar, (diğer) Kıpçaklar, Yabakular, Tatarlar, Kaylar, Çumullar ve Oğuzlar ayak biçimini kullanırlar. Eski Kıpçakçada da ayak olarak geçer. <br />
Yaygın bir inanca göre, Türkçe at- (*ad-) kökünden gelir: at- + -(a)k eki. bk. Németh: NyK 47: 65; Csoma Arm 73; ALH 23: 1; Korsch [Korş]: Thomsen Arm 105; Ligeti: MNy 42: 3; VJa 3, 1971, 32; ResAltL 113; Egorov: ÊS 275; Kormuşin: ST 6, 1987, 4-9; Rédei - Róna Tas: AOH 37: 4-5.<br />
Poppe (Lautlehre 52, 124) Türkçe ayak (&lt; adak) ve Moğolca ayaġ (&lt; *padak ‘Ende, Unterlauf eines Flussesʼ) sözlerini Korece padak ‘the sole of the foofʼ biçimiyle birleştirmiştir. bk. Doerfer: TMEN N 27 = 1972. Ancak Ramstedt (SKE 180-181) Korece padak’ın karşılıklarını sayarken Türkçe ayak biçimini vermemiştir. Buna karşılık Räsänen (V 5b) ayak’ı Korece padak biçimiyle birleştirmiştir. bk. Aalto: CAJ 1: 14. Clauson (ED 45) adak (&gt; ayak)’ın kökü üzerinde durmamıştır. Sevortyan (ÊSTJa 1975, 103-104) Németh’in açıklamasını verdikten sonra ayak’ı birtakım Moğolca biçimlerle karşılaştırmıştır. Son olarak Ortak Türkçe *ay- kökü ile Hint-Avrupa dillerinde ‘gitmekʼ anlamında kullanılan ay- kökü arasındaki benzerlikten söz etmiştir. Doerfer (KhalMat 290) Halaçça hadāq biçimine dayanarak *padāk (veya *padâk) biçiminden yola çıkmıştır.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Avurt&diff=5028Avurt2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘yanağın ağız boşluğu hizasına gelen bölümüʼ. Ağızlarda ağurt olarak da geçer. <br />
~ Az ovurd. Günümüzde ōrd olarak da kullanılır. -Tkm ovurt 1. ‘ağız, ağız boşluğuʼ; 2. ‘yudumʼ. -Nog uvırt 1. ‘yanak, avurtʼ; 2. ‘ağız boşluğuʼ. -KKlp urt. -Krg ūrt yanağın iç bölümünün ortası. -Bar aurt ‘avurtʼ. -Tel, Alt urt ‘avurtʼ. -Tel ūrt. -TatK urt. -Bşk urt. -Sag, Koy, Kaça, Şor ort. <br />
Eski Türkçede adurt olarak geçer. <br />
Kökünü bilmiyoruz. Ramstedt (NyK 42: 236; KWb 292b) Moğolca ouçi, oğuçin biçimleriyle karşılaştırmıştır. Räsänen (V 9a) Ramstedtʼin karşılaştırmasını ? işaretiyle vermekle yetinmiştir. Clauson (ED 65a) belli başlı verileri saymış, Sevortyan (ÊSTJa 1974, 67, 407-409) ap-, op- gibi köklerden yola çıkarak birtakım etimolojik açıklamalar yapmıştır. Son olarak Sevortyan Türkçe avurt ~ ovurt biçiminin Moğolca karşılığı olarak ouçi biçimini vermiş, Ramstedtʼin Kalmıkça sözlüğüne göndermede bulunmuştur.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Avu%C3%A7&diff=5026Avuç2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>1. ‘elin iç tarafı; 2. ‘elin yarı yumulmuş durumuʼ; 3. ‘yarı yumulmuş elin alacağı miktarʼ <br />
~ Az avuç. -Tkm avuç. -TatK auç, ūç. -Bşk us. -KKlp uwıs. -Kzk ūs. -Nog uvıs. -Krg ūç. -Özb hovuç. Başındaki h- sonradan türemiştir. -Tar ōç. -Şor ōş. -Sag, Koy, Kaça ōs. -Alt, Tel uş. -Tuv adış. -Yak ıtıs. -Çuv ıvăs.<br />
Eski Türkçede avuca adut adı verilir. Orta Türkçede bu ad adut (ve awut) olarak geçer. Eski Kıpçakçada awuç biçimi göze çarpar. <br />
Eski Türkçe adut biçimiyle avuç arasındaki benzerlik anlam yönünden açıktır. Ancak adut biçiminin avuçʼa çevrilmesi ses bakımından karışıktır. Türkçede -d-ʼlerin -y-ʼye çevrildiğini biliyoruz. Bu ses kuralı uyarınca adutʼun *ayut’a dönüştüğü anlaşılıyor. Bu biçimin avutʼa çevrilmesi kolaydır. Kâşgarlı Mahmudʼa borçlu olduğumuz avut biçimi -y- &gt; -v- olayına açık ve sağlam bir tanıktır. Ancak avutʼun sonundaki -tʼnin -çʼye çevrilmesi düşündürücüdür. Clauson (ED 44b) adutʼun ses bakımından kural dışı (“unusual”) birtakım değişikliklere uğradığını dile getirmiştir. Ona göre, -d- sesi -u-’nun baskısıyla -y- yerine -v-/-w-ʼye çevrilmiş, buna karşılık -t de -ç’ye dönüşmüştür. Doerfer (Şiraliev Arm 37), adut &gt; avut biçiminin örnekseme (analogie) yoluyla avuç biçimini aldığını ortaya atmıştır. Ona göre, avut’un avuç biçimini almasında kulaç sözünün analojik baskısı rol oynamıştır. bk. Doerfer: CAJ 12: 307/110. <br />
Tuvaların avuca verdikleri adış adı da düşündürücü bir biçimdir. Clauson adış’ın çok arkaik bir biçim olduğunu belirtmekle yetinmiştir.<br />
Räsänen (LTS 126, 142; V 3a, 7a) çağdaş diyalektlerde geçen biçimlerin Orta Türkçe adut ve *abuç biçimlerinin contamination’u sonunda ortaya çıktığını yazmış, Moğolca abuça ‘Empfangʼ; Handvoll’ biçimini de saymıştır. Ramstedt de (Formenlehre 121) OT adut ‘avuç’ sözüne karşılık adu-ç biçiminden geliştiğini ileri sürdüğü Karag aduş, Yak ıtıs ‘parmaklarla alınabildiği kadar’ sözlerini vermiştir. bk. Egorov: ÊS 342; Poppe: Lautlehre 44; Joki: LwSS 198; Aubin: Mong Stud 34; Sevortyan: ÊSTJa 1974, 409-410; Şçerbak: JaS 103/37; Ligeti: TörK 107. <br />
Eski ve yeni diyalektlerde avuca alakan adı verilir. O açıdan avuç dar bir alanda kalmıştır. bk. Ligeti: KSİNA 83: 7; Sevortyan: ÊSTJa 1974, 133. <br />
Doerfer: OLZ 66: 338-339; Rassadin: FLTJa l51.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Avlu&diff=5024Avlu2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘evin etrafında duvar veya çitle çevrilen yerʼ. Ağızlarda havlu olarak da geçer.<br />
&lt; R αὐλή ‘avluʼ. -Türkçe ağıl sözüyle birleştirilmesi yanlıştır.<br />
Meyer: TürkSt 43; Foy: MSOS l: 38; Skok: Byzantion 6: 374; EtRj l: 78; Deny: Principes 60; Venedikov: İİBEz 16: 110; Räsänen: V 32a; Tietze: ZBalk 177/123; Symeonidis: Gr 174/22; Georgacas: FT 137/184.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Avize&diff=5022Avize2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘tavana asılan, şamdanlı, lambalı, cam veya metal süslü aydınlatma aracı’<br />
&lt; Far āvēza ‘an ear-ring, a drop, a pendant’ a derivative of the root of āvēhtan ‘to hang’.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Avg%C4%B1n_-_avgun&diff=5020Avgın - avgun2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>yer. ‘duvarda suyun geçmesi için bırakılan delik veya üstü kapalı su yoluʼ. Ağızlarda yaygın olarak kullanılır. Yerel olarak algın biçimi de geçer. Bu biçimde -v- sesi -l-ʼ ye çevrilmiştir.<br />
&lt; Far avġūn ‘an aqueduct, a canalʼ.<br />
Tietze - Tekin: Erdem 5 : 292/61.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Avcar&diff=5018Avcar2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>yer. ‘sucuk ve pastırmanın çemenine katılan baharatʼ<br />
&lt; Far afzār ‘a tool, an implementʼ, avzâr, auzâr ‘tools; spiceries, hot seasoningsʼ, abzār ‘a tool; spices, seasoningʼ.<br />
Tietze: Pers 132/6; Tietze - Tekin: Erdem 292/59; Monchizadeh: Xurāsān 330/145.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Avarya&diff=5016Avarya2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘bir deniz yolculuğunda geminin veya yükünün gördüğü zararʼ<br />
&lt; İtal avaria ‘average, damageʼ. İtalyanca avaria sözü Arapçadan alınmıştır.<br />
Meyer: TürkSt 73; Kahane - Tietze: LFL 49.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Avare&diff=5014Avare2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘işsiz, işsiz güçsüz, başıboş, aylakʼ. Ağızlarda ‘beceriksiz, işsiz, avareʼ, ‘bağ bozulduktan sonra teveklerde kalan tek tük üzüm, ‘işe yaramaz, verimsiz, bozuk’, ‘verimsiz, çorak toprakʼ olarak da geçer. <br />
~ Az avara 1. ‘hiçbir işle meşgul olmayıp boş gezen’; 2. ‘yersiz yurtsuz’. <br />
~ Far āvāra ‘lost, annihilated; ruined; scattered; destitute of name or character; an exile, outcast, vagabond, vagrantʼ. <br />
Tietze: Pers 135/14.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Avanta&diff=5012Avanta2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>argo ‘bir kimsenin, emek vermeden sağladığı kazanç’<br />
Wagner’e göre, Fransızca avantage’dan alınmıştırʼ. Fr avantage &gt; *avantajcı &gt; avantacı &gt; avanta. <br />
Arapça (Suriye) ɔawanṭa ‘ruse, tromperie’ biçimi Türkçeden geçmiştir. Rumca, Bulgarca gibi Balkan dillerinde de kullanılır. <br />
Wagner: BJFR 10:26; Tietze: AO 13:29. bk. Bonelli: Elementi 183; Barbera: Elementi 74.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Avanak&diff=5010Avanak2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘kolaylıkla aldatılabilen veya kandırılabilen (kimse)’. Yerel ağızlarda ‘sıpaʼ olarak da kullanılırʼ.<br />
&lt; Erm yawanak ‘assʼes foal; (dial.) assʼ.<br />
Dankoff: ALT 528; Eren: TD 1995/2: 875.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Avadanl%C4%B1k&diff=5008Avadanlık2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>yer. ‘bir işi yapmak, bir aracı onarmak için kullanılan alet takımı’ <br />
&lt; Far ābdān ‘su kabı; göl’ + -lık <br />
Blg vadanl‘‘k biçimi Türkçeden alınmıştır.<br />
Tietze - Tekin: Erdem 5: 292/56.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Avadan&diff=5006Avadan2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>esk. 1. ‘bayındır’; 2. ‘iyi durumda’. Ağızlarda avadan ‘araç, aygıt’ için de kullanılır. bk. avadanlık. <br />
&lt; Far āvādān &lt; Far ābādān<br />
Tietze - Tekin: Erdem 5: 291/54.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Ate%C5%9F&diff=5004Ateş2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od’ <br />
~ Az atǝş. -Tkm ātaş. -Sart ataş. -Krg ataş: ataş kürök, ataş kösȫ gibi sözlerde geçer. <br />
&lt; Far ātaş. <br />
Farsça ātaş eski Türkçe od’un yerini almıştır. bk. od. <br />
Räsänen: V 31b.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=At&diff=5002At2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>ʻbinme, yük çekme veya taşıma gibi işlerde kullanılan hayvanʼ<br />
Eski ve yeni bütün diyalektlerde at olarak geçer. Türkmencede de at biçimi kullanılır. -Az at. -Hal hat. Başındaki h- ikincil bir sestir. -Kzk at. -Krg at. -Özb åt. -Yak at. -Çuv ut. Çuvaşçada a’ların u’ya çevrilmesi eski bir kuraldır. Örn. Türkçe kan ~ Çuvaşça yun; Türkçe kanat ~ Çuvaşça śunat; Türkçe altmış ~ Çuvaşça utmăl. <br />
Türkçeden komşu dillere de geçmiştir. bk. Doerfer: TMEN 413.<br />
Macarların ata verdikleri ló adı eski bir Türk dilinden kalma bir alıntıdır. Bu adın eski Türkçe ulağ’dan geldiği anlaşılıyor (Ligeti: TörK 139-141, 237-238). <br />
Rusçada ata verilen lošad’ adının da Türk diyalektlerinden alındığını biliyoruz. Bu adın Rusçada kon’ sözünün yerine geçtiği göze çarpıyor. Bu yolda daha çok bilgi almak için bk. G. F. Odintsov: İz istorii gipologičeskoj leksiki v russkom jazyke. Moskva 1980. <br />
Moğolcada ‘at’ olarak morin biçimi kullanılır. Moğolca morin de Rusçaya merin olarak geçmiştir.<br />
Eski Türkçede ata yunt (yont) adı da verilirdi. bk. yunt.<br />
Çağdaş diyalektlerde yılkı sözü de kullanılır. bk. yılkı. <br />
Laufer: T’oung Pao 17: 27; Egorov: ÊS 278; Räsänen: V 30b; Clauson: ED 33a; Ramstedt: Lautlehre 153; Poppe: Lautlehre 89, 121; CAJ 27: 115 (at = Moğ ağta &lt; *pakta); Şçerbak: İRLTJa 83, 92, 95; Doerfer: TMEN 413; OLZ 66 9/10: 439 (Ana Türkçe *hat &lt; *pat) ; KhalMat 29 1; CAJ 39: 211 (*pakta &gt; *hakta &gt; *hata &gt; hat); Sevortyan: ÊSTJa 1974, 197-198.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=A%C5%9Fvades_-_a%C5%9Fivades&diff=5000Aşvades - aşivades2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘kalp midyesi (Cardium)’<br />
&lt; R ἀχηβάδα, χηβάδα, ç. ἀχηβάδες <br />
Georgacas: FT 127/4.<br />
Son yıllarda ‘kum midyesi’ karşılığında kullanılan akivades’in bir doublet olduğu anlaşılıyor.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=A%C5%9Foz&diff=4998Aşoz2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>ʻgemilerde kaplama tahtalarının başlarım bindirmek için omurga ile bodoslamalara açılan yuvaʼ <br />
&lt; R ἀγαθός ʻrabbetʼ. <br />
Kahane - Tietze: LFL 724.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=A%C5%9Fina&diff=4996Aşina2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘bildik, tanıdık; bilinen’.<br />
Azeri alanında aşna. <br />
&lt; Far āşnā ‘dost, arkadaş, tanıdık. <br />
Pehl āşnāk.<br />
Tietze: Pers 134/11.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=A%C5%9F%C4%B1k&diff=4994Aşık2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>‘demir başlık’ bk. yaşık.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=A%C5%9F%C4%B1&diff=4992Aşı2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>ʻpas sarısı veya kızıl toprakʼ. Ağızlarda aşu olarak da geçer. <br />
~ OT aşu ʻaşı toprağıʼ.<br />
Yalnız Anadolu Türkçesinde saklandığı anlaşılıyor. Ağızlarda yoğşa ‘üstüne ekin ekilemeyen kırmızı toprak’, yaşa (~ yoğuşa, ~ yoşa) ‘ak koyunların üstüne süs ya da im olarak sürülen kırmızı boya’ olarak da kullanılır. Yazı dilimizde ise aşı boyası ‘içine karışan demir hidroksit miktarına göre pas sarısı, kızıl veya koyu esmer renk almış gevrek kil’, aşı boyalı ‘aşı boyası renginde boyanmış’ sözlerinde saklanmıştır. <br />
Kürtçe oşe ‘craie rouge’ sözü de Türkçeden geçmiştir.<br />
Räsänen: V 30b; Clauson: ED 256a.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=A%C5%9Fhane&diff=4990Aşhane2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>ʻaş eviʼ. Ağızlarda aşkana ‘mutfak’ olarak da kullanılır.<br />
~ Az aşxana ‘yemekhane’.<br />
&lt; Far āşxāna a kitchen, ‘a cooks shop’ (āş soup, ete. + xāna ʻhouseʼ). <br />
Räsänen: V 366a; Tietze: Pers 134/11.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=A%C5%9F&diff=4988Aş2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>ʻpişirilerek hazırlanan yemekʼ <br />
~ Az aş. -Tkm aş ʻyemek, yiyecekʼ. -TatK aş. -Blk aş. -Nog as. -KKlp as. -Kzk as. -Krg aş. -Tar aş. -Alt, Tel, Kuğ, Şor aş. -Koy, Sag as. -Yak as ʻyemek, aş, yem, ekmekʼ. -Çuv aş ʻetʼ. Komşu diyalektlerden alınmıştır.<br />
Eski çağlardan başlayarak kullanılır. Orta Türkçede āş olarak geçer. Eski Kıpçakçada aş biçimi kullanılır.<br />
Ramstedt, (MSFOu 95: 6-7; Lautlehre 109, 139; SKE 6-7) Moğolca alisun ʻdes pois fauchés (&lt; *ali ʻgrainʼ) ve Korece al ʻseed, grain, cornʼ biçimleriyle birleştirmiştir. Joki (LwSS 78) bu birleştirmeyi benimsemiş, ancak alisun sözünün çağdaş Moğol diyalektlerinde kullanılmadığını belirtmiştir. <br />
Pelliotʼya göre (Toung Pao 27: 285. s. 1. not), Farsça āş ʻmeat, victuals, viands, soup, broth, gruel, pottageʼ Türkçeden alınmıştır. Doerfer (TMEN 481) de Orta Farsça āş ʻmeat, victuals; soup, pottageʼ biçimi üzerinde durmuştur. Ona göre, Orta Farsçada Türkçe alıntılara rastlanmaz. Buna karşılık Eski Türkçede Farsça alıntıların geçtiği bir gerçektir. Egorov (ÊS 28) Farsça āş biçimiyle karşılaştırmıştır. Räsänen (V 29-30) Ramstedtʼin birleştirmelerini olduğu gibi vermiştir. Sevortyan (ST 2, 1971, 9) aş’ın Orta Farsça āşʼtan geldiğini bir olasılık olarak dile getirmişti. Daha sonra Sevortyan sözlüğünde de aş’ın büyük bir olasılıkla İranca āş’tan alındığını yazmıştır (ÊSTJa 1974, 210-212). Róna-Tas (ResAltL 208. s. 7. not) Ramstedt’in birleştirmelerini benimsemişse de, Poppe’nin Türkçe aş ~ Moğolca alisun birleştirmesine katılmadığını dile getirmiştir. Ligeti (AOH 19: 132) Farsça āş’ın Türkçeden alındığını bildirmiştir.<br />
Clauson (ED 253b) Doerferʼin eserine göndermede bulunmakla yetinmiştir. Doerfer: Oriens 18-19; 390 (“eher oder mit Sicherheit türkisch”); KhalMat 291; Leksika 378. bk. Eren: İkinci Milletlerarası Yemek Kongresi, Türkiye 3-10 Eylül, 1988, 482-483.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Aterina&diff=4986Aterina2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>ʻgümüş balığıʼ <br />
&lt; R düspı/va. <br />
Georgacas: FT 127/1.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Astik&diff=4984Astik2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>argo ʻpezevenkʼ<br />
&lt;Erm asti, astik ʻhere; this world; youthʼ. <br />
Türkçe dasnik, kodoş, pezevenk gibi sözlerin de Ermeniceden alındığını biliyoruz. <br />
Dankoff: ALT 132.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Astar&diff=4982Astar2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>ʻgiysilerde kumaşa geçirilen iç katʼ <br />
~ Az astar. -Tkm astar. -Özb astar. -Krg astar. -Kzk astar. -KKlp astar. -TatK astar<br />
&lt; Far āstar, astar ʻa kind of coarse thin stuff fit for lining garments; the inside of anything, the lining of a garmentʼ.<br />
Türkçeden belli başlı Balkan dillerine de geçmiştir: Blg xastar; Srp àstar (hàstar). <br />
Räsänen: V 29a; Ligeti: AOH 14: 27. s. 30. not.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Astal&diff=4980Astal2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>esk. ʻmasa, yemek masasıʼ. Yerel ağızlarda istol (ve ustul) biçimi de ‘masa; sandalye’ olarak kullanılır. bk. istol<br />
&lt; Mac asztal ʻmasaʼ. -Macarca asztal Slav dillerinden alınmıştır: stol ʻThron, Stuhlʼ (Kniezsa: SzlJsz 65-66). Macarcadan Sırp-Hırvatçaya da astal olarak geçmiştir (Kniezsa; Hadrovics: UEISk). -Türkçede masaya trapeze (~ tırapeze) adı da verilirdi. bk. trapeze.<br />
Räsänen: V 366a; Tietze: RO 38: 278.<br />
bk. Eren: TDAY 1956, 150.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Aspur&diff=4978Aspur2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>ʻyalancı safran (Carthamus tinctorius)ʼ<br />
&lt; Ar ᶜuṣfur ʻCarthamus tinctoriusʼ. -Türkçede -f- sesi -p-ʼye çevrilmiştir. <br />
Ermenicede de aspur olarak geçer.<br />
Tietze: Ar293/142.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkayahttp://sozvar.hacettepe.edu.tr/index.php?title=Asparagas&diff=4976Asparagas2019-04-10T10:50:22Z<p>Sinanyalcinkaya: 1 revizyon içe aktarıldı</p>
<hr />
<div>argo ‘yalan haber’. <br />
Kökenini bilmiyoruz.<br />
[[Kategori:Eren Etimolojik Sözlük]]</div>Sinanyalcinkaya