Ağaç

HUSBAM sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

1.‘yemiş verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bir bitki’; 2. ‘bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan’; 3. ‘direk’. Eski ve yeni diyalektlerde yaygın olarak geçer. ~ Az ağac. -Hal hağaç. -Tkm ağaç. -Bşk ağas. -Nog ağaş. -KKlp ağaş. -Kzk ağaş. -Krg cığaç. -Tat ağaç. -Özb yoğoç. -YUyg cağas. Lobnor ağzında yığaç ~ yığaş. -Sal ağaç. -Alt aŋaş ~ ağıç. -Hak ağas. -Tuv ıyaş. -Tof ağaş. -Çuv yıvăś. Yakutçada ağaca mas adı verilir. bk. Poppe: Das Jakutische 683. Eski Türkçe ığaç. -Eski Uygurca ığaç. -Orta Türkçe yıgaç. -Orta Kıpçakça ağaç. -Harezm Türkçesi ağaç. -Çağatayca yığaç. -Eski Osmanlıca agaç. Türkçe ağaç biçiminin ‘bitki’ anlamına gelen ı kökünden geldiği anlaşılıyor: ı+ğaç. Bu etimoloji Ramstedt tarafından öne sürülmüştür (KSz 16: 12). Ramstedt’in önerisi çokluk benimsenmiştir. Poppe: MSFOu 185: 196 (ı ‘bitki’); Giraud: Bain-Tsokto 144. Son olarak Leksika (104-105) da ı+ğaç açıklamasını kabul etmiştir. Altay dillerinde ığaç’a paralel biçimler Rastedt tarafından gözden geçirilmiştir (SKE 101, 199). Halaçça hağaç biçimine dayanan Doerfer (100) piağaçç (UAJb &)biçiminden yola çıkmıştır. Ancak Halaççadaki h-’nin ikincil bir ses olduğunu biliyoruz. Türk diyalektlerinde geçen yığaç biçiminin yol açtığı gelişmeler Bang tarafından değerlendirilmiştir (KSz 17). bk. Kononov: Grammatika Jazyka tjurkix runiçeskix pamjatniko 80. Menges: Introduction 158; Musaev: Reserches in Altaic Languages 190-191; Räsänen V 7b; Clauson: ED 79-80; Sevortyan: ÊSTJaS 1989, 272. Bilimsel yayınlarda sık sık tartışılmıştır. Örn. Brockelmann: Zeitschrift für Phonetik 4: 266. bk. Deny: Grammaire 552, 580.